Bugüne kadar hep hoşuma giden yazı ve resimleri paylaştım bloğumda bi değişiklik yapayım dedim bu sefer. Bu değişikliğin sebebi hayatımın dönüm noktası benim için çook önemli bir durumun olması. Bu durumu tam 7 yıl 2 aydır bekliyordum. Çok şükür RABBİME beni daha fazla bekletmedi. Beni tanıyanlar neyden bahsettiğimi anlamıştır tabii ki :)) Bilmeyenler için söyleyim bebekten bahsediyorum :P
Kendiliğinden gelmedi bebeğim bunu çok isterdim ama olmadı olsun buna şükür Haziran'ın 19'unda aşılama yapıldı. İşlemden sonra doktor 1-2 dk yat sonra kalk dedi. Nasıl yani dedim hemen ayağa mı kalkacağım??? Çünkü birkaç sene önce de yapılmıştı aşılama 2-3 saat hiç kımıldamadan yatmıştım. Doktora bunu sorduğumda hayır gerek yok tuttuysa tuttu zaten dedi. Bu durumdan sonra aslında tutacağına hiç umudum yoktu :(
Ve aşılamanın üzerinden 1 hafta geçmişti ama karnımda gün geçtikçe artan bir ağrı ve karın şişliği meydana geldi. Bu durumun normal olmadığını düşündüm ve doktora gitmeye karar verdim. Meğer yumurta oluşturucu iğneler kist yapmış ve karında sıvı birikmesine ve kanda pıhtılaşmaya sebep oluyormuş tıptaki adı OHSS aslında çok ciddi bir rahatsızlık çok ileri vakalarda pıhtılaşan kanın beyine ya da akciğere giderek ölüme sebep olma durumu bile varmış. Siz siz olun etrafınızdaki insanların yok benim de ya da bi yakınımın da böyle olmuştu bu durum normal demesine bakmadan bi rahatsızlığınız olduğunda derhal bi doktora başvurun. Çünkü bana hep öyle dediler eğer gitmeseydim doktora sonu kötü olabilirdi. 1 hafta hastanede yattım hergün bir serum kan cıvıtıcı iğneler saat başı nabız tansiyon ölçümü haa bi de karnım 5-6 aylık hamile karnı kadar olmuştu sıvı birikmesinden ve bu da nefes darlığı yapıyodu.
Allah'ıma çok şükür bi zarar ziyan olmadan atlattım o günleri. Hamileliğimi de hastanede öğrendim hem de eşimden :)) çok nadir bi durum olduğunun farkındayım :P Düşünsenize eşiniz size gelip "hamilesin" diyor :)
Off çok ağlamıştım haberi alınca ama şu gıcık nefes darlığı yüzünden tadını çıkaramadım mutluluk gözyaşlarımın
Şu an 7 hafta 2 günlük hamileyim (çok şükür Rabbime) Hatta biraz önce kontrolden geldim bebeğim 1.3 cm olmuş. Kalp atışlarını duyduk anneannesiyle beraber. Daha çok minik noolur dualarınızın arasına beni de katın sağlıklı bi şekilde kucağıma alayım bebeğimi çok korkuyorum bişey olacak diye.
Allah'ım tüm isteyen kullarına nasip etsin bu duyguyu. Hiç kimsenin kucağını boş bırakmasın. Sağlıklı hayırlı evlatlar versin cümle isteyenlere .........Amin
27 Temmuz 2009 Pazartesi
13 Temmuz 2009 Pazartesi
6 Mart 2009 Cuma
Bahar Getirdim Sana.........
“Neyi arıyorsan sen, O’sundur” der Mevlana.. Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık.... Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip, kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır. Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında, her sevda ruhumuzun bir başka yüzü... Her aşkta kendimizi ararız, o yüzden bulduklarımız benzerimizdir.
Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve dikkatle bakın yüzlerine, onların suretlerinden kendi yüzünüz bakacaktır size... Aşk denilen kaleydoskobun buzlu camına gözünüzü dayadığınızda, binbir cam rengarenk ışıklar saçarak döndüğünde, her seferinde bambaşka şekiller ördüğünü görürsünüz. Her camda, farklı bir renginiz vardır; her şekilde sizden bir parça...
Aşklarınız hülasanızdır. Sevdiginiz her adam, beğendiğiniz her kadın farklı ruh hallerinizi ele verir; arada bir çevirdiniz mi kaleydoskobu, cam paralar yer değiştirip yeni şekiller alır; hepsi siz... Sevgilinizin gözlerindeki dolunay, sizdeki ışığın yansımasıdır aslında; dilindeki sizin ilhamınız, tenindeki sizin yansımanızdır.
Yoksa halâ bir sevdiğiniz, o henüz kendinizi bulamadığınızdandır... Aşk, narsizmdir. Sevda, çevrildikçe içinizin farklı ışıklarını yakan eğlenceli bir kaleydoskop gibi başımızı döndürüyor.
Ve biz, hep baharı takip ederek dünyayı gezen bir gezgin gibi içimizdeki eski baharları arıyoruz. Narcissusu’u bilirsiniz; Öyle heybetli ve güzelmiş ki, bakmaya dayanazmazmış kendine... Gün boyu ayna karşısına geçip kara gözlerini, incecik burnunu, dar kalçalarını, kıvırcık saçlarını seyredermiş hayran hayran... Bir gün ırmak kenarında gezinirken, sudaki yansımasına ilişmiş gözü. Uzanıp, iyice bakmak istemiş. Tam gördüğünde kendisini, dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa, kapılıp gitmiş suya... Yeryüzünün en güzel insanının
öldüğünü duyan Tanrı, unutulmaması için O’nu her bahar açan gözel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüş, Narcissus, nergis olmuş.
Kıssadan hisse, benden size tavsiye, taze bir nergis verin bugün sevgilinize... Sonra da, nerede baharsa mevsim, rotasını oraya çevirip içinizdeki eski baharlara koşan bir gezgin gibi “Bahar getirdim sana” deyin.
Baharın elinizde olduğunu unutmadan.. Gözlerindeki ırmağa baktığınızda kendinizi göreceksiniz; dikkat edin de hayran olup düşmeyin... Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe dönüşmeyin...
Can DÜNDAR
Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve dikkatle bakın yüzlerine, onların suretlerinden kendi yüzünüz bakacaktır size... Aşk denilen kaleydoskobun buzlu camına gözünüzü dayadığınızda, binbir cam rengarenk ışıklar saçarak döndüğünde, her seferinde bambaşka şekiller ördüğünü görürsünüz. Her camda, farklı bir renginiz vardır; her şekilde sizden bir parça...
Aşklarınız hülasanızdır. Sevdiginiz her adam, beğendiğiniz her kadın farklı ruh hallerinizi ele verir; arada bir çevirdiniz mi kaleydoskobu, cam paralar yer değiştirip yeni şekiller alır; hepsi siz... Sevgilinizin gözlerindeki dolunay, sizdeki ışığın yansımasıdır aslında; dilindeki sizin ilhamınız, tenindeki sizin yansımanızdır.
Yoksa halâ bir sevdiğiniz, o henüz kendinizi bulamadığınızdandır... Aşk, narsizmdir. Sevda, çevrildikçe içinizin farklı ışıklarını yakan eğlenceli bir kaleydoskop gibi başımızı döndürüyor.
Ve biz, hep baharı takip ederek dünyayı gezen bir gezgin gibi içimizdeki eski baharları arıyoruz. Narcissusu’u bilirsiniz; Öyle heybetli ve güzelmiş ki, bakmaya dayanazmazmış kendine... Gün boyu ayna karşısına geçip kara gözlerini, incecik burnunu, dar kalçalarını, kıvırcık saçlarını seyredermiş hayran hayran... Bir gün ırmak kenarında gezinirken, sudaki yansımasına ilişmiş gözü. Uzanıp, iyice bakmak istemiş. Tam gördüğünde kendisini, dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa, kapılıp gitmiş suya... Yeryüzünün en güzel insanının
öldüğünü duyan Tanrı, unutulmaması için O’nu her bahar açan gözel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüş, Narcissus, nergis olmuş.
Kıssadan hisse, benden size tavsiye, taze bir nergis verin bugün sevgilinize... Sonra da, nerede baharsa mevsim, rotasını oraya çevirip içinizdeki eski baharlara koşan bir gezgin gibi “Bahar getirdim sana” deyin.
Baharın elinizde olduğunu unutmadan.. Gözlerindeki ırmağa baktığınızda kendinizi göreceksiniz; dikkat edin de hayran olup düşmeyin... Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe dönüşmeyin...
Can DÜNDAR
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)